Okul Öncesi Öğrenim Yaklaşımımız

0-6 yaş arasını kapsayan “erken çocukluk” çocuk gelişiminin en önemli dönemlerinden biridir. Çünkü zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel gelişimin ve büyümenin en hızlı olduğu dönemdir. Öyle ki, beyin gelişiminin büyük bir bölümü 0-4, gelişim özelliklerinin %80’i ise 0-6 yaş aralığında tamamlanır.

Bir çocuğun zihinsel yetenekleri, davranış alışkanlıkları, dil becerileri, duygusal denetimi, kavrayışı ve bazı fiziksel özellikleri 7 yaşına kadar şekillenir ve tüm hayatı boyunca etkili olur.

Dolaysıyla bu süreç boyunca çocuğu çevreleyen uyaranlar çok ve çeşitli olmalı; öğrenme alanı onun bu sürecin aktif bir öznesi olmasına, deneyim edinmesine, farklılaşmasına ve kendini gerçekleştirmesine fırsat yaratmalıdır.  

“Erken çocukluk” dönemine yönelik dünyada kabul gören Montessori, High Scope, Summerhill, Waldorf, Reggio Amilia, PYP, gibi pek çok farklı program ve yaklaşım vardır. Bu yaklaşımlardan her biri çocuk gelişimiyle ilgili farklı bir önceliğe sahiptir. Bu nedenle çocuklardaki bazı özelliklere öncelikle değer verir ve onlarda belirli davranışları teşvik etmeyi hedefler. Programlarını ve tüm etkinliklerini bunu dikkate alarak yapılandırır.

Her programın kendi hedeflerine ve önceliklerine uygun “kazanım”ları olduğu gibi, çeşitli “handikap”ları da vardır. Örneğin başlangıç noktası “öğrenme güçlüğü olan çocukların eğitimi” olan ekoller çocukların zeka puanını arttırmayı başarmış, ancak “bireysel kazanımlara” yöneldikleri için programa dahil olan çocuklar kişilik olarak ben merkezci, sosyal açıdan güdük kalmıştır. Bazı programlar “başarı hırsı” kazandırmış ama çocukların stresli ve mutsuz oldukları gözlenmiştir. Bazı programlar “ekip çalışmasına” odaklanmış, bu da çocukların “bireysel olarak sorumluluklarını yeteri kadar üstlenmemesine” neden olmuştur.

Bir programın anahtar sözcükleri sadece “zeka”, “hırs”, “rekabet”, “başarı” gibi parlatılan değerler olursa, “mutluluk”, “iyilik”, “doğruluk”, “adalet”, “özgürlük, “özgünlük” gibi kapıları açması beklenemez.

Sonuçta bir çok saygın kurum gibi -ÖYKÜM de- bugün kabul gören yaklaşımların olumlu bileşenlerinden oluşan ve çeşitli handikapları bertaraf eden “kendine özgü” bir program sentezlemiştir. Bu program, çocuklarımızın ilköğretim çağında uyumsuzluk yaşamaması için MEB Programına entegre edilmiştir.

Öyküm Erken Çocukluk Programı

  • Çocuğun kişiliğine ve haklarına saygı gösterir, çocuğu bir birey olarak kabul eder. Güven duygusu ve olumlu bir benlik algısı edinmesine önem verir. Bu edinimler, bireyi yaşam boyu dik tutan omurgadır.
  • “Eğitim” yerine “öğrenim”i hedefler. “Tek tip çocuk hayali” yada “tek bir başarı ölçütü” yoktur. Çocuğun kendini gerçekleştirebilmesi için gereken olanakları ve fırsatları oluşturur.
  • Hayal kurmaya, yaratıcılığa, soru sormaya, merak etmeye, araştırmaya önem verir; çocuğun bu yöndeki her türlü girişimini destekler.
  • “Oyun”u ciddiye alır. Çünkü “kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oynar”. Uzmanlar, çocukların özgürce oyun oynayabildiği sürenin 20 yıl öncesine göre haftada 8 saat daha az olduğunu düşünüyorlar. Bu 8 saatte, çocuklar oyun oynamak yerine kurslara gidiyor, alışveriş merkezlerinde ebeveynlerine eşlik ediyor ya da televizyon ve bilgisayar karşısında “vakit geçiriyor”. Oysa oyun; özellikle de belirli kurallara bağlı kalınmadan, yaratıcı bir şekilde oynandığında, büyümenin çok önemli bir parçası. Çocuk bahçesinde ya da evin önünde oynanan oyunlar yaratıcılın gelişmesini, sosyalleşme becerilerinin artmasını ve bedenin güçlenmesini sağlıyor. Çünkü anlaşmazlıkların üstesinden gelme, inisiyatif alma, karar verme, yenilgiyi olgunlukla kabul edebilme, beraberce mutlu olabilme gibi bazı beceri ve deneyimler, ders programları ile değil oyunla ediniliyor. 
  • Bilgiye değer verir, bilimsel düşünce ve yöntemleri temel alır. Fen ve matematik çalışmalarında “neyi”, “ne kadar” öğrendiğinden çok, “nasıl” ve “hangi süreçlerde” öğrendiğini önemser. Cahit Arf’ın matematik için söylediği gibi “ezberlemeyi değil, yapıp anlamayı” önüne koyar. Bu nedenle fiziki yapısında laboratuar, sanat atölyesi, kütüphane, müzik odası gibi farklı işlevlere yönelik özel alanlara yer verir ve buralarda amacına uygun materyaller ikame eder.
  • Sanata, sanatsal etkinliklere, sanatın yaşamdaki yerine değer verir. Fondaki müzik, eserleri incelenen ressamlar, sanatçı konuklar, atölyedeki farklı deneyimlerle sanatın, okuldaki günlük yaşamın bir parçası olmasını hedefler. Sanatsal süreçlerin öznesi, nesnesi, üreticisi yada tüketicisi olmak estetik duygusu ve entelektüel birikim kazandırır; bu da hem bireyi hem de tüm toplumu olumlu yönde dönüştürür.  
  • Anadil etkinliklerine önem verir. Anadil bir insanın kendisini gerçekleştirebilmesinin temel koşuludur. Anadilini doğru, akıcı ve zengin kullanabilen; anadiline günlük, bilimsel, edebi her alanda hakim olan ve katkıda bulunabilen bireyler, kendisi ve çevresiyle daha sağlıklı, daha barışık ve daha verimli bir ilişki kurar.
  • Temel insani değerlerin yerel değil evrensel olduğu inancıyla; yurtseverlikle, dünya yurttaşlığının gereklerini bir ve aynı kabul eder. Farklı kültürleri tanıyıp öğrenmeden, farklı kültürlere saygı duymak ve barışçıl bir insan olmak mümkün olmadığından; dil öğrenmeyi hem bir başka kültürü tanımanın, hem de kendi kültürünü tanıtmanın en önemli aracı olarak görür. Bu nedenle dil çalışmalarını zengin materyallerle sürdürür. Bu çalışmalar İngilizce ders etkinliği ile sınırlı tutulmayıp, gün içinde oyunlarda, dramalarda, müzikal çalışmalarda aktif olarak kullanılır.
  • Çocuğu -sadece- yetkin olduğu alanda geliştirmeyi değil; ilgi ve yeteneklerinin elverdiği ölçüde gelişimin tüm alanlarında desteklemeyi hedefler. Bir bireyin dilsel, matematiksel, sosyal, görsel yada bir başka alanda daha yetenekli olması ve yeteneğini geliştirip ondan yararlanması; yeteneklerinin hayatına yön vermesi doğaldır. Ancak sağlıklı bir gelişim için bireyin ilgi ve yeteneklerinin her alanda yaklaşık bir seyir izlemesi ve uyum içinde olması gereklidir.
  • Çocukları birbiriyle yarıştırmayı ve birbiriyle kıyaslamayı reddeder. Tıpkı ilgi alanları ve yetenekler gibi gelişim hızı da her birey için farklıdır. Yeteri kadar fırsat sunulan her birey, kendisine uygun hedefleri gerçekleştirebilir. Bu nedenle programımızdaki etkinlikler basitten karmaşığa gider; “başarı” duygusunun tatminine olanak verir; bireysel hedeflerle çocuğun kendine uygun hızda ilerlemesini, ortak hedeflerle yaşıtları ile uyumlu bir gelişim izlemesini sağlar.
  • Demokratiktir. Çocuğun etkinliğin seçimi, etkinliğin süresi, kullanılacak materyaller ve başkaca konularda söz söylemesine; fikrini arkadaşlarına açıp tartıştırmasına, uygulanması için liderlik etmesine, süreç devam ederken oluşabilecek müdahalelerine açıktır.
  • Aile katılımını, işbirliği ve dayanışmayı önemser.
  • Öğretmeni “belirli bir eğitsel sürecin lideri, denetçisi ve uygulayıcısı” olarak değil; öğrenme ortamını düzenleyen, öğrenme ve deneyim fırsatları oluşturan bir yol arkadaşı, çocuğun potansiyelini keşfedebilecek bir kaşif, çocuğun izlediği yolu ve aldığı mesafeyi gözlemleyecek bir tanık olarak ikame eder.
  • Öyküm’ün 6 temel değerini hedef alır.